12 Ekim 2014 Pazar

Uyuşturucu Tehlikesi ...

Çocuğunuzun uyuşturucu kullanıp kullanmadığını nasıl anlarsınız?

Ebeveynler gençliği saran tehlike konusunda uyanık olmalı. Birçok emare ergenlik dönemi belirtileriyle benzerlik gösterse de aşırı huzursuzluk, titreme, ter boşanması ve sinirlilik gibi haller uyuşturucu belirtisi olabilir.
Ergenlik yaşları çocukların çevre ve arkadaşlarının da tesiriyle aileden uzaklaşıp farklı denemelere giriştiği çalkantılı bir dönemdir. Bu yaşlarda çocuklar, gerginlikten kurtulmak, zevk duymak ve toplumdan kabul görmek için başta sigara, alkol ve uyarıcı haplar olmak üzere çeşitli uyuşturucu maddeleri de kullanabiliyor. Onların böyle tehlikeli bir sapma içinde olup olmadığını anlamak için ebeveynlerin azami dikkat ve gözlem halinde olması gerekiyor. Çünkü çocuğun uyuşturucu kullanıp kullanmadığı davranışlarının değişmesine bakılarak takip edilebilir. Ancak, kötüye doğru gidişi anlamak için öncelikle normal davranışlarını bilmek gerekir. Ancak bu şekilde önemli değişiklikler fark edilebilir. Aslında ebeveynleri korkutan pek çok değişiklik ergenlik çağındakilerin normal gelişiminin bir parçası olabilir. Pek çok genç yeni arkadaşlar edinir. Aileleriyle daha az vakit geçirir ve yetişkinlerin değerlerine karşı çıkar. Davranışlardaki farklılıklar uyuşturucu kullanımıyla ilgisi olmayan sorunlardan kaynaklanıyor da olabilir. Duygusal, ailevi ve ilişkisel çalkantılar bu yaşlarda sık görülür. Ancak tüm değişiklikler üzerinde düşünmek için bir sebeptir ve ilginizi hak eder.
Uyuşturucu kullanımının işareti olarak sayılan belirtilerin bazıları uyuşturucu dışındaki pek çok sebepten kaynaklanıyor olabilir. Sorunlu değişikliklerin ancak bir kısmı uyuşturucuyla alakalıdır. Sebebi ne olursa olsun çocuğunuz önemli değişiklikler yaşıyorsa bu sorunlara eğilmelisiniz. Onların sizin ilginize ihtiyacı var. Acele sonuçlara varmaktan kaçınmanız gerekir. Ancak çocuğunuzdaki görünüşte sebepsiz değişiklikler uyuşturucu kullanımının habercisi de olabilir. Çocukların deneme amaçlı kullanım ve duygu durumundaki değişiklikleri arzulama aşamalarında zaman zaman uyuşturucu kullandığının farkına varmak çok zordur. Bu nedenle onunla açık konuşmak uyuşturucu kullanımını engellemenin anahtarıdır. Uyuşturucu kullanımına dair gözle görülebilir işaretler, genellikle zararlı düzenli kullanım ve bağımlılık aşamalarında ortaya çıkar.
Okul başarısı düşer
Okula devamsızlıkları artar ve sınıfa daha sık geç girmeye başlar.
Notları düşer.
Okulda davranış sorunları yaşar.
Okula ilişkin olumsuz tavırları artar.
Çevresiyle ilişkileri değişir
Eski faaliyetlerinden vazgeçer.
Eski arkadaşlardan vazgeçip uyuşturucu kullanan başka arkadaşlar edinir.
Gizli kapaklı bir şekilde uyuşturucunun konu edildiği tuhaf telefon görüşmeleri yapar.
Duygusal hayat karışır
Kişiliğinde temel değişiklikler olur: Eskiden dışa dönükken şimdi içe kapanık veya eskiden içine kapanıkken şimdi dışa dönük, eskiden rahatken şimdi gergin gibi.
Sebepsiz duygu durumu değişiklikleri yaşar. Gerginliğin ve rahatsızlığın ardından gelen marazi neşe hali, aşırı şüphecilik ve paranoya gibi.
Her şey hakkında (okul, spor, diğer faaliyetler) daha umursamaz olur.
Unutkanlığı artar.
Ailesinden uzaklaşır
Çok gizli kapaklı yaşamaya çalışır. (bunu özel hayata gereksinimi ile karıştırmayın)
Aileden uzaklaşır.
Evde daha sorumsuz davranmaya başlar.
Evde daha fazla çekişme yaşar.
Fiziksel olarak geriler
Kızarmış gözler
Kişisel temizlikte kötüye gidiş
Kilo kaybı (bazı uyuşturucular söz konusu ise)
Uyku bozuklukları
Yorgunluk ya da aşırı hareketlilik halleri görülmeye başlar.

UYUŞTURUCU NEDİR?
Hayatın sürdürülmesi için gerekli olmadıkları halde,keyif verici özellikleri nedeni ile kullanılan ve kullananlarda bedensel ve ruhsal zararlara yol açan maddelere uyuşturucu maddeler diyoruz.
Uyuşturucu bağımlılığı, bireyin maddeyi kendi iradesi ile kullanmasıyla başlar, ancak bir müddet sonra istese de maddeyi bırakamayacak hale gelir. Böyle insanlar mutlaka en kısa zamanda tedavi edilmelidir.
Dünya sağlık örgütü madde bağımlılığı tabirini uygun görmüştür.DSÖ 8 ana grup altına incelemektedir.
  1. OPYAT TİPİ BAĞIMLILIK: Opyat tipi bağımlılık, morfin, kodein, eroin ve metadon maddelerini kapsamaktadır.
  2. ALKOL, BARBÜTÜRAT, BENZODİAZEPİN TİPİ BAĞIMLILIK:
  3. ESRAR TIPI BAGIMLILIK: Esrar tipi bağımlılık içine marihuana ve haşhaş girmektedir. Marihuana Hint Keneviri denilen bitkinin yapraklarının kurutulması ile, haşhaş ise bitki özsuyunun çözücülerde işlenmesiyle elde edilir. İkisi arasında etken madde (THC) yoğunluğu açısından fark olup, etken madde Marihuanada %6-10 arasında iken Haşhaşta %12’nin üzerine çıkabilir.
  4. KOKAIN TIPI BAGIMLILIK: Kokain son derece şiddetli bir uyarıcı olup, doğrudan beyin kabuğunu etkiler. Uyarıcı etkisi beyinde madde depolarını adeta bir anda boşaltmasına bağlıdır. Bu şiddetli etkisi nedeniyle beyni uyuşturan diğer maddelerle birlikte kullanılması çok sık rastlanılan bir olgudur. Alındıktan çok kısa bir süre sonra, yaklaşık yirmi dakikada metabolize olduğundan etkinin devamı açısından yeniden alınması gerekebilir. Kokaine bağlı doz aşırılığından ölümler, bu bağımlılık maddesinin hızlı metabolize olmasından kaynaklanmaktadır. Hızlı gelişen bir bağımlılık sürecine sahiptir.
  5. UYARICI TIPI BAGIMLILIK: Uyarıcı (psikostimulan) ilaçlar tıpta bazı uyku bozukluklarının tedavisinde ve çocuklarda görülen aşırı hareketlilik diye çevirebileceğimiz (Hiperkinetik, Dikkat Eksikliği) klinik bir sorunun iyileştirilmesinde sınırlı olarak kullanılmaktadır. Temel yaşamsal gereksinimleri (uyku,yemek yeme vs.) ortadan kaldırma etkisine sahip olduklarından tedavi dışı amaçlarla yüksek dozlarda kullanılabilmektedirler. Zayıflama, uykusuzluk gibi öznel gereklere ve bahanelere bağlı olarak yanlış ve kötüye kullanıldıkları bilinmektedir. Bir sonraki kullanımda, ilk doz ile ulaşılan etki için kullanılan miktarın arttırılması gerekmekte, bu da bağımlılığa ve doz aşırılığından ölümlere yol açmaktadır.
  6. HALLÜSINOJEN TIPI BAGIMLILIK:
  7. SOLUNAN ÇÖZÜCÜ TIPI BAGIMLILIK: Solunan çözücü tanımı, solvent-inhalant sözcüklerinin karşılığı kullanılmıştır. Bu grup maddeler arasında genel anestezikler olduğu gibi, endüstriyel tüketim maddeleri de bulunmaktadır. Bu madde grubunda ; oje, daksil, metal parlatıcılar, yapıştırıcılar, kuru temizleme maddelerie, saça şekil veren püskürtücüler, hatta kokulu kalem ve silgiler bulunmaktadır. Bu maddelerin ulaşılabilme kolaylığı ve temin edilme ucuzluğu nedeniyle yaygın kullanılması nedeniyle çok küçük yaşlarda bağımlılığa yol açmakta ve havadaki yoğunluğu nedeniyle dolaylı yoldan bağımlılık yapmaktadır.
  8. TÜTÜN TIPI BAGIMLILIK: Tütün bağımlılığı en az alkol kadar geçmişe sahip bir bağımlılık tipi olup, bedensel süreçlere bağlı olarak yaptığı bağımlılığın modellenebilmesi son 15 yıl içinde olmuştur. O zamana kadar fizik değil psikolojik bağımlılık yaptığına inanılmıştır. Ülkemizde bir toplum sağlığı sorunu olarak alkolle birlikte en yaygın bağımlılık tipidir.

UYUŞTURUCU MADDELERİN SUÇA ETKİSİ..
         Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Prof.Dr. İbrahim Balcıoğlu, Doç.Dr. Armağan Samancı ve Dr. Ayhan Akcan tarafından, Bayrampaşa Kapalı Cezaevi'ndeki 381 tutuklu ve hükümlü üzerinde "Madde Kullanma ve Kullanım Özellikleriyle, İşledikleri Suçlar Arasındaki İlişki" konulu bir araştırma yapıldı. Çok ilginç sonuçların alındığı bu araştırmaya göre, mahkumların yüzde 63.5 'inin cezaevine girmeden önce alkol ve madde kullandığı belirlenirken, bağımlıların yüzde 52.5 'lik kısmının alkollü içecekler kullandığı, yüzde 36.2 'sinin birden fazla madde, yüzde 31.8 'inin esrar, yüzde 27.3 'ünün eroin, yüzde 19.4 'ünün hap ve yüzde 2.1 'inin ise bally-tiner kullandığı saptandı.
 Suçun işlendiği anda kullanılan madde çeşitleri

 İlk suç işleme yaşı
Alkol
Esrar
Hap
Kokain
Eroin
Bally - Tiner
Diğerleri
 Yüzde 45.6
 yüzde 28.2
 yüzde 31.8
 yüzde 10.8
 yüzde 2.1
 yüzde 2.8
 yüzde                                             2.6

9 -15
16 - 20
21 - 25
26 - 30
31 - 35
35 ve üstü
yüzde 7.8
yüzde 25.5
yüzde 21.2
yüzde 18.1
yüzde 13.6
yüzde                                          13.8





Yüksek eğitim düzeyinde olan mahkumların işlediği suçların yüzde 67 'sini narkotik suçlar, yüzde 11 'ini hırsızlık oluştururken, düşük eğitim seviyesinde ise yüzde 60 'ı narkotik, yüzde 21 'i hırsızlık suçlarını gerçekleştirmiş. Cezaevindeki kullanıcıların yalnızca yüzde 20'lik bölümü tedavi olma isteminde bulunurken, madde kullanan suçluların yarısının tutuklandıktan sonra yoksunluk belirtileri yaşamaları, kullanılan madde sıklığı ile suç ve suça yönelim arasındaki ilişkiyi gösteriyor. Yoksunluk belirtisi yaşayan alkol veya madde kullananların ancak yüzde 22 'lik gibi bir oranının cezaevi koşullarında tedavi edilmesi de ülkemizdeki cezaevi koşullarının durumunu ortaya koymakta.
               1995 Yılı rakamlarına göre;Türkiye’ de yakalaşık olarak günde 2,2 milyon litre içki tüketilmektedir. Alkollü içeceklerde günde 95,5 milyar TL harcanmaktadır.
               Türkiye ‘ de kişi başına sigara tüketimi, Avrupa ülkeleri arasında ikinci sıradadır. Ülkemizde erkeklerin %53,3’ ü kadınların %24,3’ü sigara içmektedir. Bütün nüfustaki kanserlilerin %30’u sigaraya bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.
                    Uyuşturucu madde bağımıyla ilgili olarak 1991-1993 yılları arasında AMATEM ‘e yatan 1057 hastanın %73,7’si 20 yaşın altındadır. 
LİSELER UYUŞTURUCU ABLUKASINDA
Sağlık Bakanlığı'nın 7 ilimizde yaptırdığı araştırmanın sonucuna göre, Türkiye'de uyuşturucu madde ve alkollü içecek kullanımında korkunç bir artış yaşanıyor. Yapılan araştırma, gençlerin nasıl bir felaketin eşiğine geldiğini ortaya koyması bakımından son derece önemli. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Raporu'na göre ise, dünyada 200 milyon insan uyuşturucu kullanıyor.
Sağlık Bakanlığı'nca zararlı alışkanlıklarla ilgili yapılan araştırmada, uyuşturucunun Türkiye'yi bir ahtapot gibi sardığına dikkat çekiliyor. Türkiye'nin 7 büyük ilindeki liselerde okuyan öğrenciler arasında yapılan araştırma sonucuna göre; öğrencilerin yüzde 53'ü esrarı deniyor, yüzde 22'si ara sıra kullanıyor, yüzde 8.5'i sürekli kullanıyor. Eroini deneyenler yüzde 10, sürekli kullananlar yüzde 4. Öğrencilerin 8.8'i kokaini denerken, yüzde 4'ü sürekli kullanıyor. Yüzde 35'i yapıştırıcı ve uçucu madde deniyor, yüzde 6'sı devamlı kullanıyor. Tüm öğrenciler üzerindeki genel sonuç ise şöyle; yüzde 32'si esrarı, yüzde 22'si ilaç ve hapı, yüzde 6'sı morfini, yüzde 5'i de kokaini deniyor. İlk defa uyuşturucu madde kullananların kullanma nedenleri de oldukça ilginç. Yüzde 83'ü arkadaş grubuyla, yüzde 28'i merak, yüzde 25'i arkadaş etkisi, yüzde 5'i bilmeden, yüzde 13'ü başka nedenlerle madde kullandığını söylüyor. Sağlık Bakanlığı'nın incelemelerine göre, madde kullanım oranları sıralamasında İzmir ilk sırada yer alıyor. İzmir'den sonra
Diyarbakır ve İstanbul geliyor. Konya, Bursa, Ankara, Adana illeri de birbirini takip ediyor. Araştırmaya katılan her 5 kişiden biri çevresinde bir kişinin madde kullandığını itiraf ediyor.
Bir toplumda psikoaktif madde kötüye kullanımı buz dağına benzer. Polisin yaptığı tutuklamalar, tıbbi problemler, madde bağımlılığı tedavisi yapan programlara başvuru ve taramalara yansıyanlar problemin yüzeyde görünür kısmıdır. Bu belirteçler altta yatan problemin ancak bir kısmına ulaşabilir.

UYUŞTURUCU VE GENÇLİK
Madde kullanımı genellikle erken başlar. 15 yaşından önce başlaması kötü gidiş işaretidir. Başlangıç en sık 18-25 yaş arasıdır, 25 yaşından sonra azalır. Sigara, daha sert maddelere en önemli geçiş maddesidir. Gençlerde alkolizmin en güçlü belirleyicisi sigaradır. Sigara bağımlısı gençlerin büyük çoğunluğu alkolik değildir ama alkolik gençler arasında sigara tiryakisi olmayan yok gibidir. Yoğun alkol kullanımı da gençler arasında silah taşımanın en güçlü belirleyicisidir. Yanı yanında silah taşıyan gençlerin önemli çoğunluğu aynı zamanda yoğun alkol kullanan gençlerdir. Alkol de dahil olmak üzere bütün uyuşturucu maddelerden dolayı olan ölümleri intihar ederek ölenlerle toplayın yine bir yılda sigaraya bağlı nedenlerle ölen gençlerin sayısına ulaşmaz.
Esrar, en sık kullanılan yasa dışı maddedir ve diğer yasa dışı maddelere geçiş maddesidir. Esrar kullanımı motivasyonu azaltıp okul başarısını düşürür, bunun verdiği sıkıntıyı bastırmak için esrar kullanımı artar.
Uyuşturucu ve alkol bağımlıları bu maddeleri kullanmaya genellikle genç yaşta başlarlar; ileride giderek kötüleşecek olan bağımlılık macerasının ilk adımları erken yaşlarda atılır. Bunun pek çok nedenleri vardır. Bu nedenleri anlatabilmek için öncelikle gençlik dönemindeki doğal psikolojik ve sosyal gelişimi anlatacağız.
Ergenlik döneminde psikososyal gelişim ve madde kullanımına zemin hazırlayan süreçler
Gençlik, değişim ve toplumda yer edinme dönemidir. Genç, doğumundan itibaren bağımlı olduğu anne ve babasından özerk hale gelirken arkadaşlarına bağlanır ve onların baskısına açık bir hale gelir. Bu dönemde kimlik gelişimi gerçekleşmekte, toplumsal roller belirginleşmektedir. Bunlarla ilgili yaşanan zorluklar güçsüzlük, yabancılaşma ve isyan duyguları doğurur.
Anne ve babadan bağımsızlaşma doğal sürecinde genç, davranışlarını bir grup içinde deneyerek geliştirir. Grup içinde reddedilme bir genç için katlanılabilecek en zor şeylerdendir. Sigara, alkol ya da herhangi bir uyuşturucu o grup içinde norm olmuşsa ya de o grubun elemanı olmanın bir şartı gibiyse, gruptaki yerini kaybetme ya da alay edilme endişesi gence uyuşturucunun etkilerinden daha korkunç gelir. Bu grup etkileşimini dar kapsamlı bir arkadaş grubu olarak düşünmemek gerekir. Örneğin okulda, gencin doğrudan yakın arkadaş olmadığı ama ortamda baskın olan diğer kişilerin tutumları dahi gencin davranışlarını yönlendirmede etkilidir.
Ayrıca, gençlikte farklı bir boyut kazanmaya başlayan kız-erkek ilişkileri ve bu ilişkiler içindeki bağlanma durumları, kendini kabul ettirme çabaları, çekici görünme isteği de kişinin davranışlarını yönlendirir.
Ergenlikte düşünce dünyası genişler, soyut ve teorik düşünme başlar. Dolayısıyla bu yaşlardaki genç her şeyi sorgular. Yetişkinler için doğal kurallar haline gelmiş şeyleri kendi süzgecinden geçirerek içselleştirmek ister. Çoğu zaman da sırf kendisini farklı bir birey olarak ortaya koyabilmek amacıyla yerleşik değerleri reddedebilir. Çünkü kendisinin anne ya da babasının bir kopyesi ya da uzantısı değil ayrı ve bağımsız bir birey olduğunu ispatlamaya çalışma bu dönemin en doğal çabasıdır. Aynı zamanda gençlik, en idealist dönemdir, bu çağda kişi her şeyi mümkün görür. Ayrıca ego sentrik (ben merkezci)’dir ve herkesin kendisi gibi düşünmesini bekler. Gereği gibi aşılırsa bu dönemin sonunda hayat felsefesi, kişisel değerler, hayatın anlam ve amacı gibi kavramlar oluşur. Gençlikte riskler daha kolay alınır. Çevreyi etkileme ve kendini ispatlama çabasının yanında Testosteron hormonundaki artış da bunda etkilidir. Olası kötü sonuçlar kolaylıkla minimize ve göz ardı edilir. “Bana birşey olmaz” düşüncesi hakimdir. Gelecek ve gelecekte olabilecek riskler çok uzak uzak görülür. Genç, o anda oradaki sonuçlarla daha çok ilgilidir. Örneğin alkol ya da maddenin o anda vereceği doyum ya da çevrenin baskılarından kurtulma genç için önemliyken sigaraya bağlı yıllar sonra çıkabilecek sağlık sorunlarını pek de umursamaz.
UYUŞTURUCU BAĞIMLILIKLA İLGİLİ RİSK FAKTÖRLERİ:
Aile ile ilgili risk faktörleri:
Anne ve baba desteğinin az olması
Anne ve babada madde kullanımı
Anne ve babanın gencin alkol kullanımına izin verici, fazla toleranslı bir tutum içinde olması
Anne ve babanın çocuk ile ilişkisinin kalitesi (ayrılan vaktin uzunluğundan çok bu vaktin nasıl değerlendirildiği önemlidir.)
Tutarsız disiplin (anne ve babadan birinin yasakladığına diğerinin izin vermesi ya da farklı zamanlarda aynı ebeveynin farklı tutumlar sergilemesi)
Anne ve babanın çocuğun aktivitelerine ilgisizliği
Başarının ödüllendirilmeyişi, suçluluk duygusu uyandırmanın eğitim metaodu olarak kullanılması
Çevrenin gerçekçi olmayan beklentileri (çok başarı beklenmesi ve bu nedenle mevcut başarının takdir edilmeyişi gibi)
Çocuğun okuldan sonra kendine bakması

Sosyal risk faktörleri:
Yaşam stresleri (göç, işsizlik vs)
Madde kullanan arkadaş grupları içinde olmak
Düşük okul başarısı
Düşük sosyoekonomik düzey
Göç yaşama
Okul döneme çalışma
Cinsel ya da fiziksel taciz yaşama

Kişilikle ilgili faktörleri
Girişkenliğin az olması
Kendine güvenin az olması
Kendini kontrol etme yeteneğinin az olması
Başetme mekanizmalarının kötü olması
Dışarıdan kolay etkilenme
Agresif kişilik yapısı
Heyecanlı, dürtüsel, asi, kötümser kişilik yapıları
Sosyal değerlere yabancılık
Davranış bozuklukları
Rol modelleri: Gencin kendisine örnek aldığı kişiler, bazı maddelere başlamasını kolaylaştırır. Örneğin ağzında sigarayla çekilmiş pozları ünlü olan James Dean’e hayran olan bir genç, O’nu taklit etmek, O’nun gibi çekici görünmek için sigaraya başlayabilir. Bu yönden de gerek medyaya gerekse anne ve babalara görev düşmektedir. Gençler aile içinden ve çevresinden başlamak üzere iyi rol modelleri bulabilmelidirler.
Genetik faktörler:Araştırmalar göstermektedir ki özellikle alkol bağımlılığı genetik yatkınlıkla yakından ilişkilidir. Hatta evlatlık verilmiş kişilerde alkolik olma sıklığının, kendilerini yetiştiren aileden daha fazla biyolojik anne ve babalarındaki alkolizmle ilişkili olduğu bulunmuştur. Alkolizme yatkınlık alkole dayanıklılık şeklinde nesilden nesile aktarılmaktadır. Yani alkole daha dayanıklı olanlar çok içtikleri halde az etkilendikleri için daha çok içerler ve sonunda daha kolay alkolik olurlar ve bu özellik yani alkolün etkilerine dayanıklı olma kalıtımsaldır. Özellikle babası ya da erkek kardeşinin alkol problemi olan erkekler sosyal içicilikten bile sakınmalı, alkolden tamamen uzak kalmalıdırlar.
Beklenti: Alkolün sosyal ilişkileri kolaylaştırdığına, amfetaminin performansını arttıracağına, sigaranın kendisini olgun gösterdiğine vs. inanan kişiler bu maddeleri kullanmaya daha kolay ve erken başlarlar
Koruyucu faktörler:
Duygusal olarak destekleyici anne ve baba.
Anne ve baba ile iyi iletişim
Organize okul aktivitelerine katılım
Akademik başarıya önem verilmesi
UYUŞTURUCU KULLANIMININ ERKEN BELİRTİLERİ:
Aileler ve eğitimciler aşağıdaki belirtileri gösteren gençlere dikkat etmelidirler. Uyuşturucuya yeni başlamış bir genci farketmek, durum ilerlemeden önlem alabilmek için önemlidir.
Çocuğunuzun Uyuşturucu Madde Kullandığını Nasıl Anlarsınız?
Uyuşturucuların kullanılması davranış değişikliklerinde ve bünyedeki emarelerde kendini gösterebilir. Bununla beraber bu işaretler kesin delil sayılmazlar. Uyuşturucunun kullanılmasında kesin delil olan bünye emaresi enjeksiyonda (bilhassa eroinde) görülür. Daha çok kol ve bacak damarları boyunca olmak üzere, bağımlının bütün vücudunda iğne izleri vardır. Bunlar sivrisineğin soktuğu yerlere benzer ve muhtemelen iltihaplıdır. Tabi iğne ile tedavi gören hastaların vücudunda da iğne izlerinin bulunduğu unutulmamalıdır.

Kullanılan uyuşturucunun cinsine ve kullanma şekline göre değişen aletler, zehir in alınışı ve çeşidi hakkında fikir verir. Vücuttaki emarelerin çokluğu bağımlılık ihtimalinin işareti ise de, uyuşturucu kullanılmasının kesin delilleri olarak kabul edilmemelidir, fakat uyanık olunmalı, olaylar dikkatle izlenmeli ve değerlendirilmelidir. Bunlar mesela, el titremesi, ter boşanması, uykusuzluk, huzursuzluk, sükunet ile sinirlilik hallerinin birbirini takip etmesi gibi işaretlerdir. Davranış değişiklikleri de uyuşturucu bağımlılığın işareti sayılır. Gençlerde rastlanan ve göze çarpan bu ve benzeri haller, ergenlikle ilgili çok normal sebeplerde olabilir. Örneğin ergenlikte:
Okul başarılarındaki nişler ve yükselişler, Aile münasebetlerinden ayrı kalma, uzaklaşma, Ruh halinde değişiklikler, İlgi alanlarının sık sık değişmesi söz konusu olabikmektedir.

Bunlar tehlike işaretleridir :
Daha önce bizlerle olmaktan zevk alan, programlar yapan kızımız veya oğlumuz, bizden uzak durmaya başlamışsa, ilgi ve istekleri sıklıkla değişiyorsa, maymun iştahlı olmuşsa, daha önce eğitim konusunda verdiği kararı değiştirmişse, kararsızlıklar yaşıyorsa...
Ruhsal yönden içine kapandığını, aşırı sinirli olduğunu, alınganlaştığını, sonra tekrar normale döndüğünü farkediyorsak
Başarı oranı tamamen ve her derste düşmüş ise, arkadaşlarını çok sık değiştiriyorsa, eski arkadaşlarına sırt çeviriyor ve çevreyle ilişkilerden kaçıyor, işini yada okulunu bırakmak istiyorsa.
Hiçbir şeye ilgi duymuyor ve herkezden uzak kalıyorsa, geleceğe dönük hiçbir adım atmıyorsa.
Ani ve çabuk duygu değişimleri varsa, yemek yeme düzeninde bozukluk oluyorsa.
Yalan söylüyor ve evden ufak tefek şeyler kayboluyorsa.
Elbisesinde, yatağında ufak yanıklar ve yırtıklar oluşmuşsa, farklı yerlere gittiğine dair ipuçları varsa.
Tuvalette uzun süre kalıp, oradan rahatlamış olarak çıkıyorsa.
Odasında, üstünde pudraya benzer şeyler varsa bunlar bize bir problemin olduğunu düşündürmelidir. Ama bütün bunları, tek başına anne yada baba olarak halletmeye kalkışmamak, mutlaka bir uzmandan yardım almak gerekir.
Eve gelmeyen çocuk neler yaptığını saklamaya çalışır, gerçeği gizlemek için yalan söyler. Bazen de o gece nerede olduğunu ve neler yaptığını gerçekten hatırlayamaz.
Sakin biri olarak tanıdığınız çocuk aniden sinirli ya da aşırı vurdumduymaz, umursamaz, hiçbir şeyle ilgilemez bir kişiliğe bürünür.
Çocuk okuldan kaçmaya başlar. Özellikle öğle saatlerinde, uyuşturucu aldıktan sonra sık sık okuldan kaçmasıyla dikkati çeker.
Eski arkadaşlarıyla görüşmemeye başlar, yeni yeni arkadaşlar edinir. Bunlar yaşça ondan büyük olurlar ve hiçbir zaman onun evine gelmezler.
Teninin rengi hastalıklı gibidir. Yüzü solar, gözler çukurlaşır, bakışları anlamsızlaşmaya başlar. Uyku saatleri değişir. Gündüzleri uyuma ihtiyacı duyarken geceleri uyuyamaz.
Uyuşturucuyu gece almışsa  bütün gece gayet canlı olmasına karşın sabaha doğru yorgun ve huzursuz olur, yataktan kalkamaz.
Çevresindekilerden sürekli para ister. Ama parayı nereye harcadığını açıklayamaz. Para bulamayınca alabildiğine hırçınlaşır. İştahı kaybolur, devamlı kilo kaybı görülür.
ÖNLEME YOLLARININ TEMEL İLKELERİ
Önleme programları yukarıda anlatılan risk gruplarına yönelik olmalı. İçeriği “sadece yapma” demenin ötesinde olmalı, çünkü bunun işe yaramadığı artık bilinmektedir.
Gençleri uyuşturucudan uzak tutmak için maddeyi kullanma nedenlerine alternatif yollar üretmek gereklidir. Onların olgun gözükmek, büyümenin verdiği sıkıntı ile başetme, gruba kabul edilme kaygıları, ebeveynden farklılığını belli etme gibi kaygıları ciddiye alınmalı ve bunları aşabilecekleri sosyal fırsatlar önlerine açılmalıdır.
Bizlere düşen görevler:
1.Aileye düşen görevler
2.Medyaya düşen görevler
3.Devlete düşen görevler
Aileye Düşen Görevler
Uyuşturuculardan korunmada en büyük vazife aileye düşmektedir. Aile toplumun temel çekirdeğidir. En başta anne ve baba, çocuklara örnek olmalıdır. Çocuklar, her türlü sıkıntılarını ve problemlerini öncelikle anne ve babalarına açabilmelidirler. Problemlerin ilk defa aile büyüklerince değerlendirilmeleri şarttır.
       Çocuklarımız uyum sağlama yeteneğini aile içinde, anne ve babadan öğrenirler ve öğrendiklerini kendi kendilerine uygularlar.
               Bunun için ana-babalar nelere dikkat etmelidir.
 1)      Çocuklarımız bizi  kendilerine örnek alırlar ve taklit ederler !
Çocuk eğitiminin önemli bir kısmını, çocuklarımızın her gün görebilecekleri tutum ve davranışlarımız oluşturmaktadır. Bu bağımlılık konusunda da aynıdır.
       Çocuklar burada da bizden gördüklerini uygulayacaklardır: Örneğin;
         Alkolle olan ilişkiniz nedir?
        Alkollü bazen ve güncel yaşamı biraz renklendirsin diye mi içiyorsunuz?
        Yoksa bazı problemleri unutabilmek için mi?
        Yoksa artık alıştığımız ve alkolsüz yamadığımız için mi?
         Sigarayla olan ilişkiniz nedir? 
        Çocuklarımıza sigara içtiğimizi ve sigarasız yapamadığımızı daima gösteriyor muyuz?
        Sigarayı bırakmak istediğimiz fakat bırakamadığımızı tekrarlayıp durmakta mıyız? ( Bilhassa annelerin sigara alışkanlığından çocuklar yakından etkilenir. )
         İlçlarla olan ilişkiniz nedir?
         Önemli önemsiz her ağrı ve sızıda hemen ilaç alıyor muyuz ?
        Kendinizi daha iyi hissedebilmek için sık sık ilaç mı alıyoruz ?
        Yoksa ilaçları bizi bunaltan olayların etkisini azaltmak için mi alıyoruz ? Sorularına cevap vermeli ve şu sonuca varmalıyız:
Çocuklarımız bizim davranışlarımızı izler ve onlara da sorunlarının çözümünde, bizim davranışlarımızı örnek alırlar. 
2)      Çocuklar aynı zamanda ana-babalarının birbirlerine olan tutum ve davranışlarını da kendilerine örnek alırlar.
Birlikte yaşamak bazen mutluluk içinde, bazen de sorunlu olabilir. Önemli olan, anlaşmazlıklarda biz büyüklerin nasıl davrandığımızdır? Örneğin;sorunlarda   
        Anlaşmazlıklarda karşılıklı oturup konuşabiliyor muyuz?
        Her iki tarafında kabullenebileceği bir çözüm yolu bulabiliyor muyuz?
        Taraflardan birisi buna “evet” demek zorunda mı kalıyor?
        Sorunlar yokmuş gibi davranıp uyum içinde yaşıyormuşsunuz gibi görünmeye mi çalışıyorsunuz?
        Sorunlardan kaçmak için kendimizi çalışmakla veya çocuklarımızla mı avutuyorsunuz?
        Baba olarak çok sert, anne olarak her şeyi bağışlayan yumuşak biri miyiz? 
3)      Çocuklarımıza sorumluluk,bağımsızlık,özgüven duygusunu verebilmek, onları uyuşturucu alışkanlığından uzak tutabilecek en önemli unsurdur!
         Bağımsız olarak yetiştirmek ne demektir?
        Ana Babalar çocuklarına özgüven ve bağımsızlık duygusunu nasıl verebilirler?
        Bu duyguları verebilecek eğitim nasıl olmalıdır?
Çocukların kendilerine güvenebilmeleri, kişilik sahibi olabilmeleri için yalnız başlarına ana-babasız hareket edebilecekleri alanlara ihtiyaçları vardır. Burada ana babalara düşen görev çocuklarına bu serbest alanda yol göstermek ve serbestliğin sınırlarını da açık olarak belirlemektir. Eğer ana-babalar çocukları için her şeyi yapıyorlarsa sadece onları şımartmakla kalmaz, aynı zamanda onları pısırık ve beceriksiz kişiler olarak yetiştirmiş olabilirler.
           Bu nedenle; çocukların belirli konularda yaşlarına uygun olarak ve kendi başlarına serbest hareket edebilmeleri, onların kendi davranışlarını kontrol edebilmeleri için çok önemlidir.  
 Onlara da sorumluluk,özgüven,bağımsızlık duygusu geliştirmeli,sevgi ve anlayış göstermelidirler.
           Çocuk kendi başına bir konuda kar verirse, belirli bir sorumluluğa girecektir. Bu ona ağır gelebilir ama eğer sonuç olumlu olursa, çocuk verdiği kararın doğru olduğunu öğrenecektir. Sonuç olumsuz olursa bu tecrübe ona her zaman için yararlı olacak ve özellikle onun sorumluluk duygusunu artıracaktır.
           Ana-babalar çocuğun yaşına göre bazı kararları kendisinin vermesine ve ona zarar vermeyecek sorumluluklar almasını destekler ve yine yerine göre sonuçlarını çocuğun kendisinin üstelenmesini isterlerse, bu durum çocuk tarafından ana-babanın ona güveni olarak yorumlanacak ve çocuğun kendi kendine güvenini artıracaktır.
           Bağımsızlık ve sorumluluk duygusu ancak uzun sürede küçük adımlarla verilebilir. Her yaşta çocuk için hoş görü ve bağımsızlığın belerli sınırları olması kaçınılmazdır.
4.Sınırsız hoşgörü;
           Çocukların gerçek yaşamı tam anlamıyla kavrayamamalarına ve nerede ne zaman, nasıl davranabilmesi gerektiğini kestirememelerine sebep olacaktır.
           Gereksiz sınırlamalar ve yasaklamalar ise; çocukların yaşamında gerekli olan bazı konularda beceriksiz kalmalarına, karamsarlık ve şüphe içinde bulunmalarına ve dolayısıyla yeni problemlere yol açacaktır.
5.Kesin olarak belirlemeyen sınır ve sorumluluklar;
           Ana-babanın bugün böyle yarın başka şekilde davranması veya aynı bir konuda çelişkili tutumu yine, bazen sert davranmak ve çok dar sınırlamalar koymak; bazen de sınırlamaları kaldırıp onu tamamen serbest bırakmak, çocuğun ileride kendi kendine karar verebilmesini engelleyecek ve onu şaşkın bir duruma sokacaktır. Oysa ki çocuğun kendi kendine bazı konularda karar verebilme becerisi kişiliğinin oluşması için yararlı olacaktır.
           Çocuğunuzun 16 yaşından küçükse :
Çocuğunuza mutlaka daha fazla zaman ayırmak zorundasınız.
Aile içi yaşantının düzen ve şartlarını inceleyip gereğinde belirli değişiklikler yapmalısınız.
Çocuk zor durumda diye onun sorumluluk ve yükümlülüklerini üstlenmek yerine,ona durumdan kendisinin sorumlu olduğunu anlatmalısınız.
 Aynı zamanda ona verdiğiniz izinlerde ( öreğin; serbest zaman sürelerinde) belirli kısıtlamalar yapmalısınız.
 En önemlisi de ;
Çocuğunuza sevgi ve yakınlığınızı devam ettirmelisiniz.
Çocuğunuzun olumlu davranışlarını destekleyip ona cesaret vermeye çalışmalısınız.
Çocuğunuzun samimi olduğu kişi ve kuruluşlara, örneğin; okulu,öğretmeni ve arkadaşları ile ilişki kurmalısınız. Eğer yukarıda sıraladığımız çabalar sonuç vermezse 16 yaşından büyükler için tavsiye edeceğimiz çarelere baş vurmanız gerekecektir. Madde bağımlılığını önlemede anne-baba sorumluluğun önceliklidir. 
16 yaşından büyükse ve;
Söylenenlere hiç kulak asmıyorsa,
Sizi sadece ihtiyaç halinde kullanmak yetiniyorsa,
Hiçbir yardımı kabul etmiyor ve yapılan tavsiyeleri  hiç dikkate almıyorsa,
 Sizin için bu safhadan sonra artık alabileceği maddi ve manevi sorumluluğu gencin kendisine bırakmanın zamanı gelmiş demektir. Ancak, burada sabırlı olmalı sorumluluklar yavaş yavaş verilmelidir.
Bu durumda yine belirli sınırlar koymanız gerekir:
Evinizde yine hak ve ödevleri siz belirlemelisiniz.
Çocuğunuzun vereceği karaların sonucunun da ona ait olduğunu vurgulamalısınız. Çocuğunuzun vermiş olduğu karaların olumsuz sonuçlarına kendisinin katlanmasını isteyerek ona fikirlerini değiştirmedikçe böyle durumlarda yalnız başına kalacağını açıkça göstermelisiniz.
Çocugunuza sitem etmeden aranızdaki diyalogu devam ettirmeye çalışmalınız. Bu bazen sizin kesenlikle kabul edemeyeceğiniz, fakat göz yummak zorunda kalacağınız durumları da kapsayacaktır. Bunlardan başka çocuğumuzun; boş vakitlerini değerlendirmeye, spora,sanatsal çalışmalara yönlendiriniz ve destekleyiniz.
Bu konuda gençlerimizin dikkat edecekleri noktalara gelince;
Gerek sevgiyi ve mutluluğu muhakkak ki kendi yuvalarında aramalıdırlar.
Kötü arkadaş guruplarından uzak durmaları gerekir. Böyle kişiler davranışlarından, hareket ve sözlerinden anlaşılır.
Boş zamanları en iyi şekilde (okumak, kültürel ve diğer faydalı faaliyetlerde bulunmak gibi meşguliyetlerle) değerlendirmelidirler.
Yine gençlik dönemi ; halk arasında söylendiği şekliyle "delikanlılık" devresidir. Bu yaşlarda kişilik icabı, gelecek için her an problem oluşturabilecek hareketlere girilebilir, kararlarda isteksizlik olabilir. Gençler bu hususu daima göz önünde tutmalı büyüklerin uyarılarını dikkate almalıdırlar.
Bu noktada gençlerimizi uyuşturucunun içine çeken alt kültürden bahsetmek gerekir. İçki uyuşturucu, kumar, şans oyunları, sapıklıklar, fuhuş evden kaçma gibi faaliyetlerin tümünü besleyen, ortaya çıkaran ortama "Uyuşturucu Kültürü" adını veriyoruz. Zararlı alışkanlıkların temelinde bu vardır ve bunu önlemek uyuşturucu kültürüyle mücadeleye bağlıdır.
Bu kültürün filizlendiği birahane, pub, diskotek, kahvehane, kumarhane, meyhane ve benzeri yerlerden uzak durmalıdır. Bira ve "alkolsüz" denilen bira, alkolizm ve uyuşturucu batağının başlangıç basamağıdır.
Yine milli manevi değerlerimiz, yüzyıllardan beri nesilden nesile intikal eden geleneklerimiz uyuşturucu kültürünün panzehiridir. Bu değerlere sarılmak zorundayız.

Medya'ya düşen görevler
En güçlü ve yaygın eğitim kurumu olduğu halde bu çizgide hiç bir görev üstlenmeyen, hatta büyük bölümü ile, bilhassa temeldeki konu olan ve her türlü zararlı alışkanlıklara ve bunların salgın haline gelmesinde en büyük etken kabul edilen uyuşturucu kültürü çizgisinde büyük bir sorumsuzluk sergileyen medya, mutlaka disipline edilmeli. Bu güçlü kurum bütün birimleri ile yararlı bir çizgiye getirilmelidir ve medyanın bu sorumluluklarını ve hayati önem taşıyan görevlerini kabullenip yerine getirmedikçe diğer hiçbir tedbirin ülkeyi ve toplumu selamet kıyısına götüremeyeceği kesinlikle bilinmelidir. Bu ülke, bu toplum ve bu devlet hepimizindir. Bir yerde hırs ve kazançlara sınır tanımak zorundayız.

Çocuğunun uyuşturucu kullandığından kuşkulanan aile ne yapmalıdır?
Böyle bir durumda paniğe kapılmamalı. Çocuğu karşısına alıp samimi olarak konuşmalı ve uzman bir psikiyatriste götürmeye onu ikna etmeli, uzmanın tavsiye ve telkinlerine uymalıdır. (Bazı hastanelerde bulunan bu konu ile ilgili bölümlere de başvurulabilir.)
Son olarak şunu söyleyebiliriz ki uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak güçlü bir irade ve üstün bir gayet ister. Kişi istekli ve gayretli ise bağımlılıktan kurtulabilir.
Ne yazık ki tedavi oranının düşük olduğu bağımlıların pek çoğu “yaşayan ölü” durumunda topluma yük olacak şekilde yaşayıp genellikle de kaza, zehirlenme vs. gibi bir nedenle genç yaşta  hayata veda ederler. Bu nedenle, en iyisi bu illete hiç bulaşmamak ve bulaşanlardan uzak durmaktır.


UYUŞTURUCUNUN ETKİLERİ



FİZİKİ ETKİLERİ

Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde : Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir. Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar.Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) halüsinasyon (vehim, hayal görme, işitme vs. ) lar, zeka ve hafıza kayıpları.En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar.
Sindirim Sisteminde: Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs.

Karaciğer ve Böbreklerde: Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde
yetersizlik, yağlanma ,sertleşme (siroz)...
Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar ,ağır böbrek hastalıkları

Gözlerde: Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adele felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir.

Solunum Sisteminde: nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır.

Kan organlarında: Kan ,insan hayatının en önemli organı olup, uyuşturuculardan büyük zararlar görür. Kansızlık ,kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca arızalardır.

Zehirlenme: Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekerrür ederse "Müzmin Zehirlenme" adını alır.
SOSYAL ve MADDİ ETKİLERİ
Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür. Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz, hipisel (hayvani) bir hayata mahkum eder. Bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirir.(HipKültür).
Bu sebeple, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, ferdi ne toplumsal ahlaka (namus ,iffet, şeref, haysiyet v.s.) verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz.
İntiharların, cinayetlerin, her türlü fuhşiyat, gasp ve anarşinin temelinde uyuşturucu vardır.İç ve dış düşmanların en tahripkar silahı uyuşturucu ve uyuşturucu salgınlarının itici gücü olan uyuşturucu kültürü (hip kültür) dür. Cemiyetleri inkıraza götüren her türlü maddi ve manevi tahribatın temeldeki sebebidir.Ayrıca AİDS, frengi, verem, kanser, kangren ve benzeri bir çok ölümcül hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve bağımlılarıdır.





Uyuşturucuya Alıştırma Yöntemleri
Unutmayın , eroin bağımlılığının ilk adımı arkadaş kıyağı ile atılır .
Eğer arkadaşınız , gerçektende arkadaş değil de bir "ayakçı" ise, birkaç hafta sonu devam eden bu kıyakçılığı " bombalama" denilen ikinci aşama izler. Bu aşamada bir gün ziyaretinize gelen ayakçı,  kıyağını yaptıktan sonra giderken, nasılsa yanındaki yüklüce miktarda eroini  almayı unutuverir.   Bir eroinmanın malını asla unutmayacağını bilmediğiniz için kuşkulanmazsınız. Birkaç gün gelip almasını beklersiniz. Gelmez. Bir gün, "yahu şundan bir kere çeksek ne olur sanki?" dersiniz. Sonra bunun gerisi gelir. Mal bittiğinde bombalanmışınız demektir. Artık bir eroin bağımlısı olarak, her yerde kıyakçınızı, daha         doğrusu ayakçınızı arar ve kolaylıkla bulursunuz. Özellikle genç yaştaki insanlar arasında, guruptan bir yada birkaç kişinin uyuşturucu kullanması , diğerlerinin de en azından birkez denemesi için yeterli bir neden. Gençler , birbirlerine sigara ikram eder gibi yada hastalığını iyileştirmek amacıyla ilaç verir gibi uyuşturucu sağlayabiliyorlar. Gençler, arasındaki sohbetin dışında kalmasını istemedikleri arkadaşlarını da kendileri gibi uyuşturucu kullanmaya zorlayabilirler. Kullanmaya itiraz eden arkadaşlarını dışlıyor yada  "arabesk" türü tanımlamalarla , kendilerince aşağılama yolu seçiyorlar.

Okul önleri de artık satıcılar için vazgeçilmez mekanlardan. İstanbul'da bulunan pek çok okulun kapısında , özellikle çıkış saatlerinde uyuşturucu satıcılarına rastlanıyor. Okul yönetimi ne yapıyor? Hayır onların okulunda uyuşturucu kullanan öğrenci yok ki. Neden böyle bir konuyu düşünsünler?
Esrar bağımlıları , kullandıkları malın içine eroin karıştırılarak bu uyuşturucuya da alıştırılabilirler. Eroin krizleriyle birlikte de bağımlılık başlar
.
Uyuşturucu Kültürünün Sebepleri
Toplumu ayakta tutan , ona yücelme ve yasama gücünü kazandıran , manevi , ahlaki ve hamasi değerlerini çürüterek , sömürgeci devletlerin uydusu halin getiren bir soğuk harp uygulamasıdır. Dış güçlerin ve içerdeki ajanlarının ve bunlarla işbirliği yapan mafya üçlüsünün organize çalışmaları. Her zaman mafyanın ağına takılmaya hazır "sokaktaki başı boş insanlar ve çocuklar" Unutulmaması gereken bir önemli husus da : Beyaz zehir alışkanlığının gelişmesinde , içinde türlü uyuşturucular taşıyan ve son yıllarda karaborsaya da tekel çizgisinde hükmeden ithal sigaraların ve kolalı mamullerin keza , çikletlerinde payı zannedildiğinden çok fazla.
Madde Kullanımının Nedenleri
Bilgisizlik : Tehlikeden habersiz ve bu sebeple konuyu hafife almak.
Özenti:  Özenti sergilemede en önemli payın medyaya ait olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Bira-bahane:  Diskotek ve diğer kafabulma-eğlenme yerleri. Bunlar beyaz ölüm değirmeninin çarkları ve tuzaklarıdır. Giren büyük ihtimalle öğütülür. Gurup baskıları: kötü arkadaş.
Merak:  Denerim, bırakırım kafası. Fakat bir veya iki deneme genci belki de dönüşü olmayan yola sokmaya yeterli gelmektedir.
Moda:  Çevreye uyma havası... Bozuk çevre ve hasta toplum. Bilindiği gibi hastalıklarda insandan insana kolaylıkla geçebilir. Gençlerde tehlike sevgisi , cinsel bozukluklar , kendini aşma , ispatlama içgüdüsü veya gayreti. Genetik yapının maddeye yatkınlığı. Gençlerdeki manevi boşluk , inanç zaafı. Bozuk aile ve hasta toplumdan kaynaklanan güvensizlik duygusu. Gelecek  karşısındaki kaygılar strese, sıkıntıya ve yalnızlığa itiyor. Aile yapısındaki bozukluklar , geçimsizlikler. Ahlaki manevi zaaflar. Yine ailelerdeki ekonomik bozukluklar çoklukla formaliteyi  bozar. Bilhassa yokluktakini bunalıma ve intihara , varlıktakini şımarıklığa , taşkınlığa , tahribe   yöneltir. Eğitimdeki zafiyet , yetersizlik ve yanlışlıklar. Maddeci felsefeye dayalı eğitimler insanları bencilliğe (egoizme) , şahsi çıkarcılığa iten temeldeki sebeplerdir.
Arkadaş çok önemli
Çocuklar ve gençler aileden ve okuldan , zamanla arkadaş çevresinden etkilenirler. Arkadaş çevresinde kabul edilmek için gençler, ekseriya çevresinin baskısına dayanamaz aşağılık duygusu ile uyuşturucu kullanır. Sanıldığının aksine , uyuşturucu ile ilk temas , sokak başında bilinmeyen satıcı vasıtası ile değil , bilakis arkadaş çevresiyle olmaktadır.

İslamda içki ve uyuşturucunun yasaklığı:
Hadis-i şerif: buğdaydan içki yapılır,arpadan içki yapılır,hurmadan içki yapılır,baldan içki yapılır. Fakat ben sarhoşluk veren bütün şeyleri size yasak ediyorum. Tirmizi eşribe H.1872
Sarhoşluk veren herşey haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.bir testisi sarhoşluk veren şeyin bir yudumu (veya bir avuç dolusu kadarı)da haramdır. E. Davud eşribe H.3681,3687
Kur’an-ı Kerim’de: Ey iman edenler! İçki,kumar,ibadet ve tazim için dikilen putlar, fal okları,hepsi de şeytan işi pis şeylerdir,bunlardan sakınınız ki kurtulasınız, Muhakkak ki içki ve kumarda şeytan aranıza düşmanlık ve kin düşürmek sizi Allah’ı zikretmek ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz bunlardan hala vazgeçmez misiniz. Maide 90
Yüce Allah bir şeyi haram kıldığı zaman , onun satışından elde edilen bedelini de haram kılar. E.Davud buyu H.3485, 3488
Bal ve arpadan yapılan içkilerle ilgili fetva isteyen sahabeye Resulullah(ASM): ‘’Ben her sarhoşluk veren şeyi yasaklıyorum’’ buyurdular.
                                                                          (Kütüb-i Sitte 7/232)
Sarhoş eden şeyin azıda, çoğuda haramdır.
                                                                          (Kütüb-i Sitte 7/269
Hz.Enes(RA) anlatıyor: Resulullah(ASM) hamrla ilgili on kişiye lanet etti: meyvenin suyunu sıkana, sıktırana, içene, sakilik yapana, taşıyana, taşıtana, satana, satın alana, bağışlayana ve bunun parasını yiyene.                                         (Kütüb-i Sitte 7/241)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder